yalamak ister misin sosyal deney

Site De Rencontre Sans Inscription Et Gratuit. quoteOrijinalden alıntı anarchistdoomerquoteOrijinalden alıntı quoteOrijinalden alıntı lgndkgn ee bakınıyo musun hocam ? Dün birkaç kaynak buldum ama inceleme fırsatım olmadı. Onlara göz atıcam bu gece. Elle tutulur bir şey varsa düzenleyip yayınlayacağım, boş yazılarsa farklı kaynaklara bakacağım yeniden. tamam hocam yarın bekliyorum Alıntıları Göster- TAVŞANLAR Biyolojik Saatleri Uyku Düzenleri ve Barınma Tavşanlar genellikle gece aktif olan gündüzleri ise zamanının çoğunda dinlenen hayvanlardır. Aktif olduklarında ise en çok sevdikleri kazmak ve kemirmektir. Tavşanların kemirgen hayvan oldukları unutulmamalıdır. Bu sebepten evin iyi izole edilmiş olması gerekir. Çünkü Geçtim halı koltuk kemirmesini kabloları kemirerek ölebilir. Bu yüzden de evde sürekli serbest gezmesi iyi değildir. Evde özgürce gezecek bir hayvan istiyorsanız doğru hayvan tavşan değildir.. Tavşanlara özel bir oda yahut kapalı bir balkon ayarlayabilmelisiniz. Günün belli saatlerinde sizin gözetiminizde evin içinde koşturmalısınız. Bu süre yaklaşık 3-4 saattir. Tavşanlar sosyal hayvanlardır bu yüzden onlarla ilgilenmelisiniz aksi takdirde mutsuz olacaktır. Ayrıca önemli bir bilgi; Tavşanların 2 aya bir tırnaklarının kesilmesi gerekmektedir. Tuvalet Eğitimi Tavşanlar tuvaletlerini kendini güvende hissedecek bir yere yaparlar. Tuvalet eğitimleri kolaydır ve hep aynı yere yaparlar. Ancak bunu tıpkı diğer kediler gibi toprak eşeleyerek altına saklamayı tercih ederler. Bu nedenle bahçeli evlerde biraz daha pratik bir çözüm yolu bulunabilir ancak bahçesi olmayan evlerde sürekli değiştirilmesi gereken bir kum alanı ayarlanmış olmalıdır. Tuvalet alışkanlığı olmayan bir tavşanı nasıl alıştırırız? Tavşanlara tuvalet alışkanlığı kazandırmak çok kolaydır. Bu işin anahtarı da birkaç günlük gözlem ve deneme yanılma yöntemidir. Bu sırada dikkat edilecek bir nokta tuvalet alışkanlığı kazanana kadar tavşanın bildiği ve hep bulunduğu mekanlarda tutulması ve fazla yer değiştirilmemesidir. Tavşan nereye tuvaletini yapmak istediğine kendi karar verecek ve size bunu gösterecektir. Kutusunu buraya yerleştirince kendiliğinden kutuyu kullanmaya başlayacaktır. Bundan sonra yukarıda bulunan tavsiyelere uyarak tuvalet işini kolay bir şekilde halledebilirsiniz. Eğer arada ufak kazalar olursa Sakın kızıp bağırmayın ve çişleri hemen temizleyin. Eğer çiş yapılmış bölümü hemen silip kokuyu yok etmezseniz o noktaya tekrar çişini yapabilir. İlgi Alanları Büyük bir kutunun içine konulmuş samanlar bir tavşan için mükemmel bir oyuncaktır. Kazıp içine girecek, samanları ayıracak, dağıtacak, bir kısmını yiyecek ve eğlenceli saatler geçirecektir. Bu eğlenceli saatlerin sonunda ortalık birazcık dağılacak ve eğlencenin bedelini tavşan sahipleri ortaya saçılmış samanları temizleyerek ödeyecekler, ama çok mutlu bir tavşanınız olmuş olacak. Saman bulamazsanız gazeteleri boyuna kesip saman yerine kullanabilirsiniz. Tavşanların Beslenmesi Bu yazı bir deney sonucu hazırlanmıştır "Öncelikle havuçtan bahsetmek istiyorum. Malum, tavşan deyince hemen aklımıza havuç gelir ama aslında tavşanlar havuca o kadar da meraklı değildir. Bunu ilk olarak Topi’nin* havuca alenen burun kıvırması ile fark ettik. Hakikaten biraz araştırınca tavşanların genellikle havuca büyük bir düşkünlüğü olmadığını ve çok fazla havucun da içinde bulunan yüksek şeker yüzünden tavşanlar için zararlı olabileceğini öğrendik. İki günde bir adet veya her gün yarım havuç verilmesinde bir sakınca yoktur." * Denek tavşan Büyük bir tavşan için örnek menü - Sınırsız saman ve kuru ot - 2 avuç kuru mama - İki avuç kuru ot yonca yaprağı - Yeşil yapraklar maydanoz, dereotu, roka - Sebze yeşil fasülye, lahana, brüksel lahanası, salatalık, enginar yaprağı, marul - Yarım havuç - Su Yeşillikler Tavşanlar tamamen ot-oburdurlar ve yeşil olan her şeyi yerler Dereotu, maydanoz, salatalık, salata, lahana, enginar ve karnabahar yaprakları, Brüksel lahanası ve yeşil fasulye gibi. Tavşanların da insanlar gibi damak zevkleri vardır, ve bazı yeşilleri sevip bazılarına burun kıvırabilirler. Yeşilliklerin ve sebzelerin fazla verilmesi durumunda ishal olabilecekleri unutmamak ve bunları mutlaka dengeli vermek gerekmektedir. Daha önce verilmemiş yeni yeşillik veya sebze denemek istiyorsanız önce bunu az verilip kakasında bir değişiklik yaratıp yaratmadığı gözlemlenmeli, yaratmamışsa verilmeye devam edilmelidir. Günde 3 çeşit farklı yeşillik yemelerinde yarar vardır. Miktar konusunda ise önerilen 3 kiloluk bir tavşan için 1 kiloya yakın yeşillik verilmesidir. 2 cups per 6lbs of body weight Samanın önemi Tavşan bakımı ile ilgili anahtar madde samandır. Tavşanların her zaman yaşadıkları yerde bol bol tercihan sınırsız saman bulunması gerekir. Çok kısa kesilmemiş, uzun samanların tavşan için bir çok faydası vardır öncelikle sindirim sistemini mükemmel çalıştıran doğal bir gıdadır. Sert yapısından dolayı doğal bir diş bileyicisidir ve diş sağlığı için de son derece yararlıdır. Saman dışında önemli bir gıda kuru otlardır. Bunlar yurtdışında çok yaygın olarak sıkıştırılmış olarak büyük paketlerde satılıyor yan taraftaki resim. Bunlardan da günde iki avuç kadar vermenin yararı büyük. Bazı petshop’lardan kuru yonca yaprağı istetmek ve özel olarak getirmek mümkün. Kuru yonca yaprağı da özellikle hazım sorunu çeken tavşanlar için önerilen gıdadır. Özellikle ishal olduklarında hazır gıda ve yeşilliği kesip saman+ot ile beslenmek genellikle tavşanın beslenme sorununu çözer ve normale döndürür. Hazır ve kuru mamalar Kutu içinde satılan hazır tavşan mamaları mineral ve protein açısından zengin pelletler ve buğday, arpa gibi tohumların karışımdır, biraz hazır kuş yemlerini hatırlatırlar. Tavşanlar bu mamalarını çok severler ve günde bir, iki avuç bundan yiyebilirler. Bunlar besin açısından yüklü oldukları için fazlası tavşanı şişmanlatabilir. Bunları bulunmadığı zaman kuru buğday veya arpa da verilebilir. Altınbaşak veya kepekli çubukları da severek tüketirler. Yine, bunların çok sınırlı miktarlarda verilmesi gerekir. 1-2 kilo arasında olan tavşanların alması gereken miktar 6 yemek kaşığı, yani 2 avuç kadardır. Arada tatlı kaçamaklar için Arada ödül olarak badem, ceviz, meyve ve kurabiye parçaları verilebilir. Özellikle meyveyi çok severler ama çok fazla verilmesi durumunda zararlı olabilir. Hatta arada kendi yediğiniz kurabiyelerden bir parça bile verilebilir, çünkü tavşanlar buna bayılır, hatta vermezseniz aşırma eyleminde bulunabilirler. Ancak verilen miktar çok az olmalıdır ve sadece arada verilmelidir. Bir iki günde bir olmak üzere bir parça meyve, çok uzak parça kepekli kurabiye gibi. Su Her canlının olduğu gibi tavşanların da temiz su içmeye ihtiyaçları vardır. Çok sık duyulan “suyu yediği sebzelerden alıyor nasılsa, su vermeye gerek yoktur” bilgisi kesinlikle yanlıştır, ve tavşanın ölümüne sebep olabilir. Tavşanların her gün kafeslerine veya yemek yedikleri alana su bırakılması gerekir. Ufak not Tavşanlar su kaplarını devirip oynamayı çok severler. Bu yüzden su kutusunu sabitlemeniz, devrilemeyecek özel bir kap veya pet shoplarda sayılan özel su haznelerinden alınması gerekebilir. Ama asla susuz bırakılmamalıdır! Tavşanların Vücut Dili Halinden Memnun Hareketler Yalamak Bir sevgi göstergesidir. Tavşanlar kendi aralarında da hoşlanma ve sevgi göstermek için birbirlerini yalarlar, bu tavşan dilince öpücük manasına gelir. Not. Bazen tavşanınızı severken yeri yaladığını görebilirsiniz, ama aslında bu yere değil size yapılmış bir jesttir. Resim Topi bu oyuncak kurbağadan çok hoşlanıyor, yanından geçerken hayatta öpmeden bırakmaz Diş gıcırdatma Genellikle okşanıp sevilirken dişlerini gıcırdatmaları kedilerin zevkten mırıldamaları ve gırlamalarına eş değer bir göstergedir ve çok hoşlandıklarına işarettir. Not Tavşanlar okşanmadıkları zamanda diş gıcırdatıyorlarsa bu acı çektiklerinin ifadesidir. Hoplama Binky Koşarken veya dururken havada ani hoplamalar ve sıçramalar neşeden dans ettikleri anlamına gelir. Bazen kendi etraflarında havada 180 derece dönerler. Bu çok minik kısa ve yoğun bir “ben çok mutluyum şu an” ifadesidir. Not Bu yazıyı yazan kişi tavşanı bunlardan yapsın diye amuda kalkmaya hazırdır. Kafayı hızlı hızlı sallamak Bu dansın mini versiyonudur, heyecanlandıklarında ve mutlu olduklarında kafa ve kulaklarını hızlı hareketlerle sallarlar. Akla ayaklarını uzatarak yere yatma bunny flop Neredeyse bir L harfi gibi görünürler. Biz buna Cleopatra pozisyonu diyoruz. Bu yatış şekli dünyanın en mutlu ve huzurlu tavşanı olduğunun göstergesidir, keyfi kesinlikle yerindedir. Sırtüstü uzanmak Cleopatra pozisyonunun ikinci evresi sırtüstü olacak şekilde yuvarlanmaktır. Bu da olabilecek en huzurlu ve mutlu ifadelerden biridir. Bazen kendilerini bu şekilde transa sokabilirler. Halinden Memnun Olmayan Hareketler Arka ayakları kuvvetlice yere vurma Bu bir şeye gösterilen kızgın bir tepki olabilir “beni neden bu odaya getirdin, ben salonda koşup eğlenmek istiyordum öff” gibi. Veya tavşanlar kendi aralarında haberleşmek be birbirlerini uyarmak için arka ayaklarını yere vururlar, bu korktuğunun ifadesi olabilir. İki şekilde de mutlu olmadığından emin olabilirsiniz. Homurdanmak Ses ile pek iletişim kurmasalar bile bazen homurdanma sesi çıkartırlar, bu da hoşnutsuzluk belirtisidir. Bağırmak Tavşanlar acı çektiklerinde veya ölürlerken bağırırlar. Homurdanmadan çok daha yüksek ve tiz bir sestir. bu yazıyı yazan kişinin hiç duymadığı ve asla duymak istemediği bir sestir Isırmak Ne demek olduğu çok belli olsa bile tavşanların flört ederlerken birbirlerini yavaşça ısırdıklarını da eklemek istiyorum. Bu ısırmaktan çok “diş atma” şeklinde olur. Kanatmaya, fazla acıtmayan minnacık ısırıklardır. Belki aslında bunu “ben mutluyum hareketlerine” yazmam gerekirdi, çünkü ısırma bazen “senden çok hoşlanıyorum” anlamında bir jesttir. Tavşanca makas almaya tekabül eden bir harekettir. Ayrıca, tavşanlar kendi aralarındaki hiyerarşilerini göstermek için birbirlerini yavaşça ısırabilirler, bu “ben senden üstünüm, burada benim sözüm geçer” demektir, ve tavşanlar bazen sahiplerine de tavşan yerine koyarak olara sınıf farkını anlatmak için durup dururken ısırırlar. Isırıldığında yüksek sesle tepki verilmesi gerekir, “Ay” veya “Hayır” diye bağırılırsa tavşan doğru olmayan bir şey yaptığını ve birilerinin canını yaptığını anlayacaktır. Bunun dışında ısırma çok açık, malum bir tepkidir. Isırma ve diş atma arasındaki farkı diş atıldıkça ve ısırıldıkça daha iyi anlayacaksınız B Size arkasını dönmesi "Şu an hiç işim olmaz şimdi seninle, umurumda değilsin, gidebilirsin" demek oluyor bu maalesef. Bazen de bir şey yaparken gidip arkasını dönüp size arkasını dönüp arkadan siz ona bakıyor musunuz diye size bakıyorsa, bu da bir kızgınlık, ufak bir küsme ifadesidir, popüler ifadesi ile 'trip atma' pozisyonudur bu. Kulaklar geriye yatırılmış "Stres altındayım, çok da rahat değilim". Kulaklar dimdik Kafa havada ve kulaklar dimdik olarak durması tavşanın tehlike sezinlemiş olması ve tetikte olması anlamına gelir. Kulaklar iki yana açılmış, kulakların içi ve yüzü size dönük "Kızmaya başlıyorum bak ona göre." Ek Olarak Eşyalara çene sürme Tavşanların çenelerinin altında kedilerdeki gibi özel ter bezeleri bulur ve bizim asla ayırt edemeyeceğimiz bir koku salgılarlar. Çenelerini sürdükleri şeylere, bu koku ile işaretleyip “Bu eşya benimdir” derler. Burunlarıyla dokunma “Merhaba, benimle ilgilenirsem sevinirim” demektir, hemen ilgi gösterilmelidir. Gezdiği yerde kaka bırakma Hansel ve Greatel hikayesindeki gibi yabancı gittikleri yerde yollarını bulmak ve “Buraya ilk ben geldim, benimdir” demek için minik kakalar bırakırlar. Tüy Yolma Yalancı Hamilelik Bu kısırlaştırılmamış dişi tavşanlarda görülen bir harekettir. Tavşan tüylerini yolup bir yere toplamaya, adeta bir “yuva” yapmaya başlar. Bu aslında hamile tavşanların doğmamış bebekleri için yaptığı yuva, ve minik yataklardır çünkü tavşanlar tüysüz doğarlar. Topladığı ve bir kenara yığdığı tüyler aslında doğacak yavruları için hazırladığı minik bir yataktır. Bu proje ile birkaç gün uğraşacaktır ve bu sırada yuvasının bozulmaması gerekir. Bir iki gün içinde doğurduğunu sanıp rahatlayacak ve normale dönecektir. Burun hareketleri Tavşanların burunları pek durmaz aslında. Ama hareketler bir şey ilgilerini çektiklerinde, heyecanlandıklarında veya tedirgin olduklarında daha hızlı olacaktır ve o an çok sakin olmadığının bir göstergesi olabilir. Aklına takılan sorular varsa özel olarak araştırabilirim yine. Kısaltmaya çalıştım ancak bu kadar oldu. Umarım faydası dokunur. Ana sayfa » Haber Videoları 17 Ağustos 2020 1607 Diyarbakır'da yapılan sosyal deneyde, sosyal medya fenomeninin 'Param yok, açım. Bana yemek alabilir misin?' sorusu üzerine tezgahındaki simitlerden veren daha sonra döner ve ayran ısmarlayan Mert Emsen 13, insanlık vazifesini yaptığını belirterek, "İyilik yapan, iyilik görür. Ben ağabeye iyilik yaptım o da bana yaptı. Aileme bakıyorum; 10 TL harçlığımı alıyorum, 15 TL de aileme veriyorum" dedi. VİDEO ÖNERİN! Çocuklara parasının olmadığı söyleyen fenomenin gördüğü tepki karşısında nutku tutulurken, o anlar sosyal medyada paylaşıldı. Bir sosyal medya fenomeninin Diyarbakır'da yaptığı sosyal deney gündem oldu. Fenomen, kentin çeşitli yerlerini gezerek, görüştüğü çocuklara, “Param yok, açım. Bana yemek alabilir misin.” diye sordu. Görüntülere yansıyan diyalogda, fenomenin yemek talebine çocuklar, “Canın ne istiyorsa hemen alalım.” diyerek yanıtladı. TEZGAHINI BIRAKIP GİTTİ, DÖNER ALDI Tezgahını bırakıp döner alan çocuk, izleyenleri duygulandırdı, Görüntülerin sosyal medyada yer almasıyla Diyarbakır'daki çocukların yardımsever tavırları beğeni topladı. Diyarbakır'da sosyal deney Çocukların yardımseverliği duygulandırdı İZLE “BİRİNİN İHTİYACI OLDUĞUNDA CEBİNDE VARSA VERECEKSİN” Sosyal deneye katılan ve merkez Sur ilçesinde bir büfede çalışarak ailesinin geçimine katkı sağlayan Burak Bakışkan, yanına gelen kişinin aç olduğunu söylemesi üzerine kendisine yemek aldığını dile getirdi. Yemeği getirdikten sonra sosyal medya fenomeninin kendisine tablet cihazı ettiğini anlatan meslek lisesi öğrencisi Bakışkan, bunun bir iyilik olduğunu, herkesin aynı duruma düşebileceğini belirtti. Bakışkan, “İyiliktir, insan yapmalı. Çünkü herkes aynı duruma düşebilir. Yemeği geldikten sonra tablet konusunu açtı. Benim kardeşimin vardı kırılmıştı. Kardeşimin de doğum günü yaklaşıyordu, onun için hediye olsun diye aldım. Şaşırdım, hiç beklemiyordum tabi. Kamerayı öyle bir yere koymuşlardı ki hiç görünmüyordu. Biraz değişik bir duygu oldu benim için. Allah ondan razı olsun. Ben kardeşime alacaktım tablet, bu tam isabet oldu. Birinin ihtiyacı olduğunda cebinde varsa vereceksin. Olmazsa eve götürüp, misafir edeceksin.” dedi. Haberler > Bir Garip Deney! İnsan En Çok Yalanı Kendisine Söyler'in Kanıtı Bilişsel Çelişki Teorisi - 2136 İnsan en çok yalanı kendisine söyler desem sizlere, bana inanır mıydınız? Tüm zamanların en ilginç deneylerinden biri olan bu araştırma, Stanford Üniversitesinde ve meşhur psikolog Profesör Festinger tarafından 1950'lilerin sonunda yapılmıştır. İnsan en çok kendi zihnini manipüle eder. Öncelikle biraz işin soyut kavramlarından zihninde çatışan fikirleri, hisleri olduğu zaman duyduğu bir tedirginlik ve rahatsızlık durumu vardır. Bu çatışma bir belirsizlik, bir dengesizlik yaratır. Tüm bunlara rağmen insan beyni, insanın tutumları ile davranışlarının uyumlu olmasını ister. İnsanın tutumu, bir nesneyi veya olayı sevmesi ya da sevmemesi, beğenmesi gibi duyguları kapsarken; davranışı ise bireyin eylemlerinden oluşur. Bu tutarsızlığı yaratan etmenlerden birisini yok etmek için ise kendi kendimizi kandırırız ve bu bizi rahatlatır. Bir nevi kendi kendimize yalan söyleriz, zihnimizi manipüle ederiz. Deney başlıyor. Deney için üniversite öğrencileri seçiliyor ve iki gruba ayrılıyorlar. İlk gruptaki denekleri bir odaya alıyorlar ve gerçekten çok gereksiz bir iş yaptırıyorlar. Bir müddet sonra odadaki tüm denekler söylenmeye başlıyorlar. Psikologlar sırayla denekleri odadan çıkarmaya başlarlar ve onlara birer deney anketi yaptırırlar. Söylene söylene odadan çıkan denekler için deney bitmiş gibi gözükse de aslında deney yeni başlıyordur.. Deneyi yöneten psikologlar odadan çıkan ve memnuniyetsiz olan gruba, diğer grupla karşılaştıkları zaman deney hakkında olumlu yorumlar getirmelerini ve deneyin başarısından ve ne kadar çok eğlendiklerinden bahsetmelerini söylerler. I. gruptan bir kesime 20$ gibi temsili bir para verirken bir kesime ise para vermezler. Denekler kendilerine söylenen şeylere uyarlar ve diğer deneklere bu işten ne kadar zevk aldıklarını söylerler. Diğer denekleri çağırdıktan sonra odadan çıkan ekibe deneyden ne kadar zevk aldığına dair gerçekten bir anket yaparlar. Ve sonuç kesinlikle çok şaşırtıcıdır. Yalan söylemesi için 20$ alanlar deneyin aslında çok sıkıcı ve gereksiz olduğunu söylerken, bu iş para almayan ekip ise deneyin hiç de fena olmadığını hatta biraz eğlendiklerini bile söylerler. Deneyi yöneten psikologların aklı karışmıştır bile.. Beyin denge ister. Fark ettiniz sizler de, değil mi? Deneklerin davranışları ile tutumları arasında gözle görülür bir uyumsuzluk var. Denekler, sıkıcı bir iş yapmalarına rağmen aslında çok da sıkıcı bir iş olmadığını söylemeleri tembihleniyor. Yani hissettikleri ile davranışları birbirinden tamamen farklı. Ama yazımızın başında ne demiştik? Beyin, bu ikisinin uyumlu olmasını ister. Kısacası kendi kendine şunu söyler ’Ben bu yaptığım işten çok sıkılmama rağmen, neden çok eğlenceli dedim? Resmen saçmaladım..’’ İşte bu saçmalama durumu için para alan denekler bu uyumsuzluğu aşabiliyorlar, çünkü karşılığında para aldılar. Fakat para almadan bu yalanı söyleyen kesimde bilişsel uyumsuzluk devam ediyor. Artık yaptıkları bu davranışı değiştiremediklerinden dolayı tutumlarını değiştirme yoluna gidiyorlar. Ve zihinlerinde gerçekten sıkıldıkları bir işin aslında çok da sıkıcı olmadığını düşünüyorlar. Kendi zihinlerini manipüle etme yolunu seçip, kendi kendilerine yalan söylüyorlar.. Diyelim ki sevgilinizi seviyorsunuz fakat size yalan söylüyor.. Şimdi gelin bu deneyin denekleri bizler olalım.. Şöyle ki, sevgilinizi çok seviyorsunuz. Sevgilinizi sevdiğiniz kadar da yalandan nefret ediyorsunuz. Yani sevgilinize karşı tutumunuz olumlu, yalana karşı tutumunuz ise olumsuzdur. Bir gün sevgilinizin bir yalanını yakalıyorsunuz. Bu sizin zihninizde şöyle bir karşılık bulur Yalan ile sevgiliniz arasında bir bağ oluşur ve bu zihninizde bir dengesizliğe yol açar. Çünkü sevdiğiniz bir insan sevmediğiniz bir davranışta bulunmuştur. Peki bu dengesizlik nasıl aşılacak? Aslında iki yol var bunu aşmak için. Ya sevgilinize karşı olan tutumunuzu değiştireceksiniz ve ona karşı olan hislerinizi azaltacaksınız veya yalana karşı olan nefretinizi kısıp, biraz daha toleranslı olacaksınız. Ya da bir başka yolu seçip sevgilinizin zihninizde edindiği yeri ayrıştırıp onun yalan söylemeyen tarafını sevmeye devam edecek, diğer kısma karşı mesafeli olacaksınız. Tüm bunların dışında bir yol daha var Kendi kendinize yalan söylemek. Eğer ne sevgilinize olan sevginizden ne de yalana olan nefretinizden vazgeçemezseniz, bu sefer kendi kendinize sevgilinizin size yalan söylediğini reddederek zihninizde bilişsel dengeyi kuracaksınız. Çıkan sonuç çok basit aslında, değil mi? İnsanlar doğaları gereği zihinlerinde ki her şeyi bir dengeye oturtmaya çalışırlar. Eğer ortada bir dengesizlik ya da çelişki olursa bundan rahatsız olur ve bazı yöntemlerle bundan kurtulmaya çalışırlar. Gerekirse kendilerine yalan bile söylerler.. En fazla yalanı kendi kendimize söyleriz demiştim, değil mi? Davranışlarımız mı düşüncelerimizi yoksa düşüncelerimiz mi davranışlarımızı belirler? Artık yavaştan sona doğru geliyoruz. Verilen örnekleri iyice anladığınız takdirde bu teorinin hayata dair de çok önemli dersler verdiğini göreceksiniz. Fazla emek verdiğimiz ya da elde etmek için acılar çektiğimiz bir objeyi ya da beraber olmak için çok uğraştığımız bir kişinin neden negatif özelliklerini görmemezliğe gelerek gözümüzde tabulaştırdığımızı da gözler önüne seriyor. Örneğin dahil olmak için günler süren bir çaba ve ağır şartlarla dolu seçme sınavlarına maruz kaldığımız bir grup ya da organizasyonda, girdikten sonra ne kadar aptal insanlarla dolu olduğunu görmemize rağmen bu durumu bir türlü kabullenemeyiz. Çünkü ’ben bu iş çok uğraştım ve kendisine değer veren bir insanım’’ tutumu ile ’bu organizasyon için çok uğraştım fakat tamamen aptal insanlarla doluymuş, kendimi de aptal gibi hissediyorum’’ tutumu taban tabana zıtlık oluşturur. Zihnimizde bu durumu kendi lehine çevirebilmek için kendi kendine yalan söyler, organizasyonu pozitif görme eğilimine girer. Aynı şeyi bir ilişki içinde düşünebilirsiniz. Kaçan kovalanır’ tabiri sizlere daha açıklanabilir gelecektir, eminim..Ne kadar ilginç bir işleyişi var insan beyninin, değil mi? Kendi yalanımıza kendimiz inanıyoruz. Eğer bunu yapmazsak, bu çatışma mutlaka bir takım ruhsal problemlere dönüşüyor. İnsan, doğası gereği, tutarlı ve belirsizlikten uzak bir mental sisteme ihtiyaç duyduğu için, ortada net ve apaçık bulunan gerçeğe aykırı veya bu gerçeği tamamen reddeden bir fikri bile zihinsel denge ve sükunet adına tek gerçek olarak kabul ediyor. Kısacası, bizler sadece düşündüğümüz gibi davranışlar sergilemiyoruz, davranışlarımız bir süre sonra düşüncelerimizi belirlemeye başlıyor..

yalamak ister misin sosyal deney